TİİNA OSARA:

Sahnede resim yapma sanatı: JESTLE SOYUTMA
İpek Yosun YAŞAR
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (IDSO), Fulya Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi’nde şef Patrick Gallois ile muhteşem bir konsere imza attı.
Gecede genç kuşağın parlayan yıldızı, viyolonsel sanatçısı Jamal Aliyev’in etkileyici performansının yanı sıra, müziğe renk veren ve tablolarına yansıtan Tiina Osara, konserin ikinci bölümünde izleyicilerle birlikte dinlediği müziği tuvale yansıttı.
Bu muhteşem gece sonrasında Tiina Osara ile kısa bir röportaj yapma fırsatı da yakaladık.
“Tiina Osara, Finlandiya doğumlu, görsel ve action painting (aksiyon resmi) sanatçısıdır. Hem renkli ve çok katmanlı resimleri, hem de fotoğraf ve video yerleştirmeleriyle tanınmaktadır. Özel çalışma alanı, Osara’nın seyirciler önünde müzikal etkilenişlerini gerçek zamanda tuvale aktardığı canlı müzik konser performanslarıdır. Klasik müzik çizim için ana temasıdır. Aynı zamanda fizyoterapi eğitimi almış olması, hem hareketin anlamını, hem de kinestetik duyusunu, ifade araçları olarak anlamada Osara’ya yardımcı olmaktadır.” İDOB Konser Broşürü

1) Eylem resmi / aksiyon resmi (action painting) nedir? Bu sanata nasıl ve
ne zaman başladınız?
“Aksiyon resmi” ya da diğer adıyla “jestle soyutlama”, resim yapma sürecine
odaklanan bir resim stilidir. Tuval, performansımı sergilemeyi seçtiğim bir
platform.
Sahnede resim yaparken, sanki izleyicilerden biri müziği duyamıyormuş da, ben
müzikteki duyguyu tuvale aktarırken, müziğin verdiği hissin ona ulaşmasına
yardımcı oluyormuşum gibi düşünebilirsiniz.
O anda duygular, duyular, renkler, işaretler, hareketler, sıcak, soğuk ve müzik
aynı anda var oluyorlar. Eylem resminde asıl önemli olan resim değildir, zaman
duygusu ve iki sanat formu arasındaki paylaşımdır. Ortaya çıkan sonuç bir resim
değil, yaratma hareketinin bir yansımasıdır. Aksiyon resmi bana herhangi bir
nesne oluşturmadan da resim yapma özgürlüğü veriyor.
Ben her zaman müziği severdim ve bale yapmak isterdim ama gençken bale yapma
imkanım olmadı.
Daha önceki sergilerimde ve yerleştirmelerimde de “şimdi”yi farklı şekillerde
vurguluyordum. Bu yüzden sahnede bir gösteri yapmak, bunun devamında oluşan
doğal bir süreç oldu.
Fin besteci Kai Nieminen’i tanıdığımdan beri, yaklaşık 11 senedir klasik
müzikle çalışıyorum. Finlandiya Keuruu Müzesi’ndeki kişisel sergilerimden biri,
onun flüt ve klarnet için bestelediği 2 konçertosuna dayanıyordu.
İlk aksiyon resim konserim, 2011 yılında Jyväskylä tiyatro binasında sahnelenen
Richard Strauss’un 2. senfonisi eşliğindeydi.
2) Başka hangi ülkelerde ve şehirlerde sahne aldınız?
Finlandiya’da Jyväskylä ve Rovaniemi, Arjantin’de San Juan, Meksika’da
Guadalajara, Tayvan’da Taipei, Çek Cumhuriyeti’nde Pardubice, Fransa’da Paris
ve Aulnay-sous-bois, İtalya’da Sienna ve Türkiye’de İstanbul’da sahne aldım.
Çoğunda birden fazla kez gösterilerimiz oldu.
Bundan sonraki gösterim, Açık Sanat Bienali’nin açılışı için İsveç Örebro’da
olacak.
3) Sadece müzik ile mi resim yapıyorsunuz?
Bugünlerde çoğunlukla müzikle çalışıyorum. Resmini yapmak istediğim çok sayıda
senfoni var. Hiç konsere gitmemiş insanlara, müziği hissetmelerini sağlayarak
yardım etmek istiyorum.
4) Türk kadınlarını gözlemleme şansınız oldu ise, onları nasıl buldunuz?
Hiç Türk kadın sanatçı tanıyor musunuz?
İstanbul’da 2 kez gösteri yaptım. Ancak ikisi de çok yoğun ve hızlı geçti. Bu
kadar kısa sürede gözlemlediğim kadarıyla Türk kadını güçlü, kibar ve
güzel.
Bir sanatçı olarak çoğu zaman yalnız ve sosyalleşmeye zaman bulamadan çalışıyorum.
Ama bazen yürüyüşler yapmak ve dünyayla buluşmak için atölyemden dışarı
çıkıyorum. Tabii ki gösteri yaparken seyahat ediyorum ve birçok insanla
tanışıyorum, bazısı ile arkadaş da oluyoruz. Birkaç yıl önce çok değerli bir
insan ve piyanist olan İdil Biret ile tanışmıştım. İstanbul’daki orkestradaki
bazı müzisyenleri de zaman içinde biraz daha iyi tanımaya başladım.
5) Yaşamınızın herhangi bir alanında, kadın olmakla ilgili zorluklar yaşadınız
mı?
Bir kadın olduğunuzda aynı anda çalışırken, çocuk yetiştirirken ve evle
ilgilenirken özgeçmişiniz erkeklerinkinden tabii biraz farklı oluyor. Tanınmış
kadın sanatçı sayısının daha az olmasının sebeplerinden biri kesinlikle
budur.
6) Kocanız Patrick Gallois orkestrayı yönetirken, o müzik boyunca resim yapmak
nasıl bir duygu?
Birlikte çalışabildiğimiz, seyahat edebildiğimiz ve zaman geçirebildiğimiz için
şanslıyız. Her konserde, her bir senfoni için hazırlık birkaç ay sürüyor. Bu,
birbirimizin çalışmalarını desteklememiz için büyük bir şans.
7) Sanatınızla ilgili gelecek planlarınız neler?
Birlikte çalışabileceğim daha fazla orkestra bulmayı ve konserlerde yüksek
kalitede video kayıtları yapmalarını umuyorum. Yakın bir gelecekte, bir müzenin
farklı alanlarında, eş zamanlı olacak şekilde, dünyanın çeşitli yerlerinde
yaptığım aksiyon boyama yerleştirmelerinden oluşan bir sergi açacağım. Ayrıca
hedeflerimden biri de, konserlerde çekilen video kayıtlarını farklı mekanlara
taşımak. Örneğin okullara, hastanelere, huzur evlerine… Böylece müzik ve resim
aracılığıyla günlük yaşamlarına daha fazla renk, mutluluk, zevk ve güzellik
getirmek istiyorum.

“Dünya Kadınlar Günü Konseri’ için Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi’nde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (IDSO) şef Patrick Gallois ile muhteşem bir konsere imza attı.
Gecede genç kuşağın parlayan yıldızı, viyolonsel sanatçısı Jamal Aliyev’in alkışlanacak performansının yanı sıra müziğe renk veren ve tablolarına yansıtan Tiina Osara konserin ikinci bölümünde izleyicilerle birlikte dinlediği müziği tuvale yansıttı.
Bu muhteşem gece sonrasında Tiina Osara ile kısa bir röportaj yapma fırsatı da yakaladık.